*9*
Yarın doğum günüm ve ben mutlu
değilim, kalbimin sol tarafında bir şeyler eksik, değerli şeyler, onlarsız
yapamayacağım şeyler. Annem etrafımda pervane gibi ne istediğimi sorup duruyor,
oysaki ben ne istediğimi biliyorum, ben babamı istiyorum. Onun sıcak gülüşünü hatta gözündeki
kıvrımları tekrar görmek istiyorum. Bu doğum gününü benim için hüzünlü yapan da
bu, eski doğum günlerimde parti hazırlıklarına bir ay önce başlardım, hep
kimsenin unutmadığı bir parti olurdu. Şimdi ise doğum günümü bir kek iki mumla
kutlayacağım. Arkadaşlarım da yanımda değil, yeni arkadaşlarım da yok.
Hayatımda geçireceğim en çirkin doğum günüm babamı çok özledim. Her gece onsuz
uyumak kalbimi tam ortasından parçalıyor. Annemin sesini duydum:
-
Kızım ne
istiyorsun. Diye sordu.
-
Bir şey
istemiyorum. Dedim.
-
Niye mutsuzsun
yarın senin doğum günün.
-
Anne sanki
bilmiyorsun.
Onu üzmek istemiyorum. O benim
hayattaki en değerli varlığım.
-
Tamam, kızım
seni sıkmayacağım. Ben şehre gidiyorum.
-
Neden?
-
Öyle işim var.
Dedi.
Ve gitti. Yine yalnızım aşağıda
anneannem ve dedem var ama babam yok. Gözlerimden yaşların akmasına engel
olamadım. İki gözüm iki çeşme ağlıyordum. Yalnızdım bedenen olmasa bile ruhen
yalnızım yanımda kimse yok ruhum yalnız bom boş. Hayat gayemi kaybettim, dün
mutluyken bu gün mutsuzum. Ama babama mutlu olacağıma söz verdim bu sözleri
söylerken yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı babama söz verdim, mutlu
olacağım onsuz bile. Merdivenlere doğru koştum, gıcırtılar çıkaran
merdivenlerden her zamanki gibi korkarak indim. Karşıma yorgun biçimde ki annem
çıktı. Hemen boynuna atladım:
-
Annecim.
-
Efendim Pelin neden sarıldın yani işin mi düştü?
Sanırım bu günlerde depresyona girmekten onu ihmal ettim.
Bana kırgın ama oda biraz fazla alıngan yani.
-
Yok, sadece sevgi gösterisi.
-
Tamam, o zaman. Dedi kırgın, kırgın.
Akabinde anneannemin sesi duyuldu:
-
Güneş, Pelin, Mehmet Ali haydi yemek hazır!
Hepimiz acıkmıştık, özellikle dedem mutfağa varınca ela
renkli gözleriyle balığa avını görmüş aslan gibi bakıyordu. Dedemin önünde
cesaret edemesem de odamda kahkahalar attım, o görüntü gözümün önünden gitmiyor
o nasıl bir bakıştı öyle, sanki 77 yaşında bir ihtiyar değil de 5 yaşında
anaokuluna yeni başlayacak minnacık bir çocuk.
****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder