4 Mart 2016 Cuma

                                                 *13*                                                

 
Gecenin karanlığında kendini göstermeye çalışan ay, bize yatmamız gerektiğinin habercisiydi.  O gece diğer gecelerin aksine huzursuz bir gece geçirmiştik, Doğa ile ben. Çiçek yanımızda değildi, annesini istediği için Aycan Teyze ile Ayaz Amca’nın arasında yatıyordu. Doğa gözlerin bana dikerek, şöyle dedi:

-          Kalkıp köyün sokağını izleyelim mi? Bize de eğlence olur. Hem kimin ne yaptığını görüp yorumlarız yani niçin yaptığını bulmaya çalışırız, ne dersin?

-          Olur, diyerek yatağımdan doğruldum.

-          Kalk o zaman hızlı ol.

-          Peki Doğa. Dedim.

Odamın minik penceresinden perdeyi hafif aralayarak gizli, gizli bakmaya başladık. Doğa:

-          Pelin, dedi buz gibi sesiyle belli ki korkmuştu, o kim? Burada mı oturuyor? Yoksa bir şaka programından mı gelmiş?

-          Ne? Kim? Dedim ben şaşkın, şaşkın.

-          Şuradaki maskeli adamlar yani daha demin maske takanlar.

-          Yok, onları tanımıyor…

Aniden sözümü kesti Doğa:                                                                                 

-          Pelin o çıkardığı silah mı?

-          Bize bakıyor eğil çabuk. Dedim korkuyla.

-          Babamların odası…

Aniden silah sesiyle yerimizden sıçradık:

-          Doğa adam ateş etti babanların odasına.

Doğa dememle hıçkırıklara boğulup koşmaya başladı ailesinin kaldığı odaya. Ben de peşinden koştum. Odada tüm ev halkı vardı, herkes mermi sesi üzerine odaya gelmişti. Ayaz Amca baygın yatıyordu Aycan Teyze başında dövünüyordu, dedem ise ambulans çağırıyordu. Anneannem ağlıyordu annem acıma sözcükleri kuruyordu Çiçek’te sessizce olayı anlamaya çalışıyordu en çok ona acıdım, daha 5 yaşında bir çocuk.  Doğa orada öyle duruyordu sanki bir heykeldi. Tepkisiz boş gözlerle izliyordu olanları. Oda an benimle aynı duyguları paylaşıyordu, ikimizde yetimdik artık. Gerçi umudumuzu kaybetmememiz gerekirdi beklide yaşıyordu:

-          Nabzı atıyor mu? Dedim.

-          Maalesef, dedi annem, yaşamıyor artık. Sizlere ömür.

Doğa’nın işte tam yıkıldığı andı dizlerinin yere düşmesine fırsat vermişti. Kolonlarından yeniden doğmak üzere yıkılmıştı artık, elbet düzelecekti benim gibi. Unutacaktı elbet acısını ama tam değil babasını yüreğine zincirlemişti ama acısını hafifletmek için unutmaya karar vermişti bunların hepsini gözlerinden süzülen yaştan okudum.

                                                                        ****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder